İslam’dan önce adı Yesrib olan Medine, hicretten sonra Peygamberimiz öncülüğünde mucizevi bir değişim yaşadı ve medeniyet şehri oldu. Peygamberimizin vefatından sonra hac ve umre vesilesiyle Medine’yi ve Mescid-i Nebevi’yi ziyaret
etmek bu ibadetlerin en önemli unsurlarından biri haline geldi.
Medine’ye giden hacı, “Allah’ın yasaklarını terk ederek” (Buhârî, Îmân, 4) gönlü ve zihni ile Asr-ı Saadet’e hicret eder. Medine’ye, Allah Resûlü’ne ve Ensâr’a misafir olur. Hacı, gönül yolculuğu yapar ve zemini kumlarla kaplı, kapıları açık, sadece kıble tarafı gölgelendirilen mescide ulaşır. Sahabenin arasında onlarla beraber dinlemeye çalışır Efendimizin etkileyici konuşmalarını. Zihnen de olsa Resûlullah’ın huzurunda olmanın heyecanı kaplar bütün vücudunu.
Hacı, Peygamberimize yetişemese de, onun mekanına ulaştığı, birkaç günlüğüne ona komşu olduğu bilinciyle yaşar Medine’yi. Bunun ne büyük bahtiyarlık olduğunu anlayarak orada gösterilmesi gereken edebi elden bırakmaz, ona layık bir ahlak içinde yaşar her anını.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.